Yemen’in başkenti Sana, geçtiğimiz günlerde ABD ordusunun gerçekleştirdiği hava saldırısıyla sarsıldı. Saldırının sonucunda 12 sivilin hayatını kaybetmesi, ülkedeki insani krizin derinleşmesine neden oldu. Yemen, uzun zamandır iç savaş ve dış müdahalelerle boğuşurken, son hava saldırısı bu karmaşık ortama yeni bir boyut daha ekledi.
ABD'nin düzenlediği hava saldırısının hedefi hakkında henüz kesin bir bilgi verilmedi. Ancak yerel kaynakların aktardığına göre, saldırı sırasında sivil yerleşim alanları hedef alındı ve bunun sonucunda çok sayıda sivilin hayatını kaybetmesine yol açtı. Aynı zamanda birçok kişi de yaralandı ve hastanelerde yoğun bakım tedavisi gerektiren durumlar yaşandı. Yerel halk, saldırının ardından büyük bir korku ve kaygı içerisinde yaşarken, saldırının hemen ardından bölgedeki insani yardımların da kesildiği bildirildi. Bu durum, zaten zor bir yaşam dönemi geçiren Yemen halkı için daha da büyük zorluklar yaratıyor.
Yemen, 2015 yılından bu yana devam eden iç savaşın pençesinde. Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon güçleri, İran destekli Husi milislerine karşı Yemen hükümetini desteklemek amacıyla savaşa müdahil oldu. Ancak bu savaş, pek çok sivilin hayatını kaybetmesine ve milyonlarca insanın insani krize sürüklenmesine neden oldu. Birleşmiş Milletler'in (BM) raporlarına göre, Yemen'deki çatışmalardan dolayı yaklaşık 24 milyon insan, acil yardıma muhtaç durumda bulunuyor.
Son hava saldırısı, uluslararası toplumun Yemen'deki insani durumu ele almadaki acizliğini bir kez daha gözler önüne serdi. İnsan hakları kuruluşları, bu tür saldırıları kınayarak, sivil kayıpların önlenmesi konusunda acil adımlar atılması gerektiğini vurguladı. Uluslararası insan hakları örgütleri, ABD’yi ve koalisyon güçlerini, Yemen’e yönelik askeri saldırıları durdurmaya çağırdı. Her gün artan ölü sayıları ve büyük yıkımlar, sürdürülebilir bir barış sürecinin gerekliliğini ortaya koyuyor.
ABD’nin hava saldırısının stratejik nedenleri hakkında çeşitli spekülasyonlar ve tartışmalar yapılmakta. Bazı analistler, bu tür saldırıların terörizme karşı mücadelede bir parça olarak değerlendirildiğini savunurken, diğerleri bu yaklaşımı sivil kayıplarla birlikte büyük bir insanlık dramı olarak görüyor. Özellikle sivil kayıpların bu denli yüksek olması, operasyonların ne denli sorgulanabilir olduğunu ortaya koymakta. Abartılı güvenlik önlemleri ve terörle mücadele söylemleri altında sivil ölümlerinin normalleşmesi, büyük bir etik kriz olarak değerlendiriliyor.
Yemen halkı, yıllardır süren çatışmalar ve bu tür saldırılar nedeniyle çok büyük bir travma yaşamakta. Aileler, sevdiklerini kaybetmenin acısıyla baş ederken, hiç kimse artık güvende olamayacaklarına dair bir inanç taşımıyor. Hava saldırıları, sadece fiziksel yıkım yaratmakla kalmıyor; aynı zamanda toplumun psikolojisini de derinden etkilemekte. Çocuklar, bu tür olaylardan en fazla etkilenen grup olurken, eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerden mahrum kalıyorlar.
ABD tarafından gerçekleştirilen bu yeni hava saldırısı, yalnızca Yemen'deki mevcut durumu daha da kötüleştirmekle kalmayacak; aynı zamanda uluslararası kamuoyunun dikkatini bir kez daha bu bölgedeki insanlık krizine çekmiş durumda. Çağrılar ve kınamalar, ancak sulh ve barış içinde yaşanabilir bir ortam sağlandığında anlam kazanacak. Herkesin ortak amacı, kan dökülmeden ve hayatların kaybedilmeden bir sonlandırma sağlamak olmalıdır. Uluslararası toplum, Yemen krizi için acil ve kalıcı çözümler bulma konusunda adım atmadığı sürece, bu trajik durum devam edebilir.