Hapşırmanın birçok insan için günlük bir olay olduğunu hepimiz biliyoruz; ama gözlerimizi açık tutarak hapşırmanın mümkün olup olmadığını hiç merak ettiniz mi? “Hapşırmak gözleri kapatmayı gerektirir” inancıyla büyümüş olan pek çok kişi bu konuda yanlış bilgiye sahip. Bu yazımızda, uzmanların açıklamaları ışığında gözler açıkken hapşırmanın nasıl mümkün olduğunu araştıracak ve bu konudaki yaygın mitleri çürütmeye çalışacağız.
Hapşırma, burun içerisindeki reseptörlerin tahriş olması durumunda vücudumuzun gösterdiği doğal bir refleks olarak tanımlanabilir. Bu ihtiyacı ortaya çıkaran etmenler; toz, polen ya da soğuk hava gibi çevresel faktörler olabileceği gibi, bazı kişilerde alerjik tepki ya da enfeksiyonlar da etkili olabilir. Hapşırma sırasında, vücut aniden hava ve diğer partikülleri burun deliğinden dışarı atarak hava yollarını temizler. Bu nedenle, hapşırma eylemi genellikle gözlerin kapalı olduğu bir durumla ilişkilendirilse de, aslında gözlerimizi açık tutarak hapşırmak da mümkündür.
İnsan anatomisinde hapşırma refleksi ile göz kapakları arasında belirli bir bağlantı bulunmaktadır. Beyin, hapşırmayı tetikleyen bir sinyal aldığında, aynı zamanda göz kapaklarını kapatma (refleks) sinyali de gönderir. Bu, vücudun kendini koruma içgüdüsünün bir parçasıdır; çünkü hapşırma sırasında burun boşluğundan dışarı fırlayan partiküllerin gözlere zarar vermesi potansiyeli bulunmaktadır. Ancak bazı insanlar bu refleksi aşarak gözlerini açık tutmayı başarabilir. Bunun, bireyin kontrol gücü ve kendini rahat hissetme durumu ile bağlantılı olduğu söylenebilir.
Gözlerin açık kalması durumunda, hapşırmanın vücuda verebileceği bir tehlike değildir; aksine, bazı kişiler rahatlıkla gözlerini açık tutarak hapşırabilir. Uzmanlar, bu durumun genetik faktörlere, antrenmanlı reflekslere ya da alışkanlıklara bağlı olabileceğini ifade ediyor. Örneğin, sürekli hapşırma eylemi gerçekleştiren biri, beyinlerinde bu iki eylem arasında daha iyi bir denge kurabilir ve böylece gözleri açıkken hapşırmakta daha fazla yetkin hale gelebilir.
Bunun yanında, birçok insan reflex olarak gözlerini kapatmayı tercih eder. Bu, beyinlerindeki sinyalin yerleşik bir tepkime olarak algılanmasından kaynaklanır. Yani, kişilerin çoğu hamlelerini bilinçli olarak yapmaktan çok, otomatik bir şekilde bu tepkiyi gösterir. Bazı durumlarda, gözlerin kapalı kalması hapşırmanın getirdiği rahatsız edici hislerin azaltılmasına yardımcı olabilir.
Özetle, gözler açıkken hapşırmak biyolojik olarak mümkündür ancak pek çok insan için alışkanlık veya güvenlik duygusu nedeniyle bu durum ortaya çıkmaz. Bireyin kendisini nasıl hissettiği ve ne kadar kontrol sahibi olduğu burada büyük bir rol oynamaktadır.
Gözlerimiz açıkken hapşırmanın hem eğlenceli hem de alışılmadık olduğunu söyleyebiliriz. Çevremizdeki insanların çoğunun bu durumu deneyimlememiş olması, onu daha da ilginç kılıyor. Almanya’daki bir araştırma, halkın sadece %10’unun gözlerini açık tutarak hapşırabildiğini gösteriyor. Ancak bu yüzdelik oran, insanların bu konudaki şartlandırmalarıyla paralellik göstermektedir. Sözlü olarak veya online paylaşım platformlarında yapılan yorumlar, insanların bu konuda deneyimlerini paylaştığı keyifli bir tartışma oluşturmuştur.
Sonuç olarak, gözler açıkken hapşırma eylemi gözlemlenen biyolojik bir süreç olsa da, sosyal ve psikolojik pek çok dinamik bu durumu etkileyebilir. Uzmanların görüşü, bazı insanların bu durumu başararak çizgiyi geçmesiyle ilgili iken, diğerleri için bu durum alışkanlık haline gelmiştir. Belki de bir sonraki hapşırmanızda gözlerinizi açık tutma cesaretini bulursunuz!