İstanbul, 26 Ekim 2023 tarihinde sabah saatlerinde meydana gelen şiddetli depremle sarsıldı. Kentin birçok yerinde hissedilen bu deprem, özellikle Marmara Bölgesi'nde yaşayan halk arasında büyük bir paniğe yol açtı. Uzmanlar, bu depremin beklenen büyük İstanbul depreminin habercisi olmadığına dikkat çekiyor. Bunun yerine, fay hattındaki enerji birikiminin bir yansıması olduğunu ve gelecekte daha büyük bir tehdit oluşturabileceği konusunda uyarılarda bulunuyorlar.
Deprem, Kandilli Rasathanesi'nin verilerine göre, 4.7 büyüklüğünde kaydedildi. Merkez üssü Silivri açıkları olarak belirtilen depremin derinliği ise 15 kilometre olarak ölçüldü. İstanbul'un merkezine olan uzaklığı, birçok vatandaşın bu sarsıntıyı hissetmesine sebep oldu. Deprem sonrasında sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımlar ve apar topar sokağa dökülen halk, yaşanan panik ve korkuyu gözler önüne serdi.
Bölgedeki binalarda göçük veya hasar tespit edilmezken, bazı vatandaşlar yaşanan durumun kendilerini psikolojik olarak etkilediğini belirtti. Uzmanlar, depremin büyüklüğünün az olmasını ancak İstanbul'un deprem riski açısından herhangi bir küçümseme anlamına gelmediğini vurguladı. İstanbul, tarihsel olarak yıkıcı depremler yaşamış bir şehir ve gelecekte de benzer durumlarla karşılaşma olasılığı oldukça yüksek.
Deprem sonrası yapılan analizlerde, İstanbul'un altında yatan fay hatlarının enerji biriktirmeye devam ettiği belirtiliyor. 1999 Gölcük depreminden bu yana, fay hatlarında yaşanan gerilimin henüz tamamen salınmadığı uzmanlar tarafından ifade ediliyor. Bu durum, İstanbul için ciddi bir riski beraberinde getiriyor. Uzmanlara göre, fay hatları düzenli aralıklarla hareket etmeli ve bu da depremin olasılığını artırıyor.
Ayrıca, Marmara bölgesine özgü olan Kuzey Anadolu Fay Hattı'ndaki hareketlilik üzerinde duruluyor. Bu fay hattının geçmişte yarattığı depremler, İstanbul'u doğrudan etkileyen büyük yıkımlara neden olmuş durumda. Bu sebeple, bu son deprem, bir uyarı niteliğinde görülmeli ve olası bir büyük depreme karşı hazırlıklar hızlanmalıdır. Uzmanlar, özellikle yerel yönetimlerin bina güvenliği ve altyapı çalışmaları konusuna daha fazla önem vermesi gerektiği üzerinde duruyor.
İstanbul'un depreme hazırlığı, yerel yönetimlerin yanı sıra, halkın da bilinçlendirilmesini gerektiriyor. Acil durum planlarının gözden geçirilmesi, deprem tatbikatlarının yapılması ve adeta bir 'depreme hazırlık kültürü' oluşturulması gerektiği ifade ediliyor. Zira, büyük bir depremin meydana gelmesi durumunda şehirde yaşanacak sorunlar, korkunç boyutlara ulaşabilir.
Sonuç olarak, İstanbul'daki son depremin büyüklüğü, halkta paniğe neden olmuş olsa da, bu durumun beklenen büyük depremle hiçbir ilgisinin olmaması gerektiği vurgulanıyor. Ancak, fay hattındaki enerji birikiminin oluşturduğu riskler, göz ardı edilmemeli. İstanbul, deprem gerçeğiyle yaşamaya alışmak zorunda ve yüz yılı aşkın süredir süregelen bu gerçek, her zaman bir tehdit olarak varlığını sürdürecek gibi görünüyor.