Nevruz Bayramı, baharın gelişinin simgesi ve ulusal bir bayram olarak kabul edilen, pek çok kültürde coşkuyla kutlanan bir gelenektir. Her yıl 21 Mart'ta kutlanan bu özel gün, hem yeni bir başlangıcın müjdecisi hem de dostluk, kardeşlik gibi değerleri pekiştiren bir zaman dilimidir. Dünyanın çeşitli yerlerinde farklı inanç ve geleneklerle anılan Nevruz, TÜRK SOYLULARI başta olmak üzere birçok halkın ortak mirasıdır. Peki, Nevruz Bayramı ne zaman ve kimler tarafından kutlanır? Bu geleneklerin kökenleri nelerdir, gelin birlikte inceleyelim.
Nevruz, Farsça kökenli bir kelimedir ve "yeni gün" anlamına gelir. Her yıl 21 Mart’ta kutlanan Nevruz, Jeolojik takvimde ilkbaharın başlangıcına denk gelir. Bu tarih, aynı zamanda güneşin ekinoksta, yani gece ile gündüzün eşit olduğu noktada, Kuzu burcuna girmesiyle de ilişkilidir. Bu nedenle, birçok kültürde çeşitli ritüellerle baharın gelişini kutlama geleneği vardır. Özellikle Türk Cumhuriyetleri, İran, Afganistan, Azerbaycan, Irak gibi pek çok ülkede coşkuyla kutlanan bu bayram, uluslararası bir anlam da taşımaktadır ve 2010 yılında Birleşmiş Milletler tarafından da tanınmıştır.
Nevruz Bayramı, sadece bir takvim günü olmanın ötesinde, birçok önemli gelenek ve ritüeli de içerisinde barındırır. Aileler, dostlar ve komşular bir araya gelerek büyük bir sofrada toplanır, yemekler paylaşılır. Bu buluşmaların en önemli sembollerinden biri "nevruz baharıdır". Bu özel kutlamalarda, çoğunlukla kısaca bahsun adı verilen bir tür pilav, şeker, bahar otları, fındık, ceviz ve çeşitli meyveler sunulur. Özellikle baharda yeni yetişen otların bir araya getirilip pişirilmesi, tazelik ve baharın getirdiği bereketin sembolü olarak kabul edilir.
Ayrıca, nevruzda "ateş atlama" geleneği de oldukça yaygındır. İnsanlar, ateşin üzerinden atlayarak kötü ruhlardan arınacaklarına ve baharın getirisi olan sağlık ve mutluluğa kavuşacaklarına inanırlar. Bu ritüel, gençlerden yaşlılara kadar her kesimden bireyler tarafından coşkuyla uygulanır. Ateşin etrafında şarkılar söylenir, oyunlar oynanır ve bayram ruhu herkesçe paylaşılır.
Nevruz Bayramı'nın bir diğer önemli yönü ise doğanın uyanışını kutlamasıdır. Baharın gelişiyle birlikte doğa canlanır, ağaçlar çiçek açar ve hava ısınır. Bu nedenle, kutlamalarda baharın gelişini simgeleyen yeşil renk ön plana çıkar; insanlar çeşitli yeşil giysiler giyer, evlerini yeşil yapraklarla süsler. "Nevruz sofrası" adı verilen somut bir gelenek ise kutlama zenginliğini temsil eder. Bu sofrada 7 çeşit yiyecek bulundurulması, bolluğun ve bereketin simgesi olarak kabul edilir.
Alevi topluluklarında ise nevruz, sadece doğanın uyanışı olarak değil, tarihî bir anlam taşır. Türklerin tarih boyunca kutladığı bu bayram, aynı zamanda kalkış noktası, yeni bir başlangıç ve toplumsal birlikteliğin simgesi olarak da değerlendirilmektedir. Bugün, sadece Türkî halklar değil, birçok farklı kültür ve inançtan insanlar bu bayramı kutlamakta; etkinlikler düzenlemekte ve bayram ruhunu paylaşmaktadır.
Nevruz Bayramı, toplumsal bağları güçlendiren ve insanlar arasında kardeşlik duygularını pekiştiren bir etkinliktir. Her yaştan bireyin katılabileceği bu gelenek, toplu yemekler, eğlenceler, konserler ve etkinliklerle zenginleştirilir. Kültürel farklılıklarında harmanlandığı kutlamalar, bizlere insanlığın ortak değerlerinin ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlatır.
Nevruz Bayramı’nın coşkusunu ve geleneklerini yaşatmak, yeni nesillere aktarmak ise ailelerin ve toplumların ortak sorumluluğudur. Bu bayramda bir araya gelerek, birlikte neşeli anlar yaşamak, kardeşlik ve dostluk duygularını güçlendirmek, çocuklarımızı bu kültürle buluşturmak için büyük bir fırsat sunar. Herkese mutlu bir Nevruz Bayramı diliyoruz!