Son yıllarda tarım ve hayvancılık alanında yaşanan istihdam sorunları, sektördeki büyük bir krizin habercisi gibi görünmeye başladı. Özellikle kırsal bölgelerde çalışan bulmakta zorlanan çiftçiler ve hayvancılar, şimdi oldukça sıradışı bir teklifle karşı karşıya kalıyor: Aylık 100 bin lira maaş! Ancak, bu olağanüstü teklif bile nitelikli çoban bulma çabalarını sonuçsuz bırakıyor. Peki, 100 bin lira gibi yüksek bir maaş teklifine rağmen neden çoban bulunamıyor? Bu sorunun yanıtı, Türkiye'nin tarım yapısında ve iş gücü dinamiklerinde gizli.
Türkiye'de çoban istihdamında yaşanan sıkıntılar, yalnızca yüksek maaşın olmasından kaynaklanmıyor. İlk olarak, kırsal yaşam koşullarının zorluğu önemli bir faktör. Hayvancılık faaliyetleri genellikle dağlık ve ulaşımı zor arazilerde gerçekleşiyor. Bu, çobanlık yapan bireylerin sık-sık seyahat etmesi ve fiziksel olarak zorlu koşullara dayanması gerektiği anlamına geliyor. Çobanlık, aynı zamanda tekdüze bir yaşam tarzını gerektiriyor ve birçok genç bunun cazibesini bulamayabiliyor. Bugünün gençleri, daha iyi çalışma koşulları ve sosyal olanaklar sunan şehir yaşamını tercih ediyor.
İkinci neden ise; toplumdaki bilinç değişikliği. Modernleşmenin etkisiyle birlikte gençler, daha eğitimli ve teknik becerilere sahip meslekleri tercih ediyor. Çobanlık, geleneksel bir meslek olarak algılanmaya devam ediyor ve bu nedenle gençler tarafından tercih edilmiyor. Özellikle üniversite eğitimi almış bireyler, iş gücü pazarında daha fazla fırsat sunduğunu düşündükleri diğer sektörlerde çalışmayı istemekte. Bu durum, kırsalda iş gücü açığını artırıyor.
Üçüncü olarak ise tarım sektöründeki ekonomik belirsizlikler dikkat çekiyor. Birçok çiftçi ve hayvancı, iş gücü maliyetlerini düşürmek amacıyla robotik sistemler ve teknolojik çözümler geliştirmeye yöneliyor. Bu durumda, geleneksel iş gücü yerine makinelerin tercih edilmesi, çobanlık gibi işlerde eleman bulmayı daha da zorlaştırıyor. Çiftçiler, güzellikleri ve zorlukları ile dolu bu sektörde gelirlerini artırmanın yollarını arıyor ve bu süreçte insan gücünü arka plana atmaya başlıyor.
Çoban bulma sıkıntısı, yalnızca bireysel bir sorun olmaktan öte, tarım ve hayvancılık sektörünün geleceğini tehdit eden bir durum olarak görülüyor. Bu nedenle, sektörün yeniden yapılandırılması, bazı çözüm önerileri ile mümkün olabilir. Öncelikle, gençlerin tarım ve hayvancılık alanlarına ilgisini artırmak için eğitim programları ve teşvikler oluşturulmalıdır. Tarım, sadece yerel üretim için değil, ülkenin ekonomik bağımsızlığı için de kritik bir sektördür. Gençler, bu alanda çalıştıklarında sadece kendi geleceklerini değil, aynı zamanda ülkenin gıda güvenliğini de sağlama konusunda önemli bir rol oynayabilirler.
Diğer bir öneri ise, tarım teknolojilerinin yaygınlaştırılması ve entegrasyonudur. Modern teknolojilerin tarım sektörüne entegrasyonu, iş süreçlerini daha verimli hale getirebilir. Bu bağlamda, çiftçilere yönelik finansal destek programları ve devlet teşvikleri, onların bu tür modernizasyonları hayata geçirmelerine yardımcı olabilir. Örneğin, drone kullanımı yoluyla hayvanların izlenmesi, sürü yönetimi yazılımları sayesinde iş gücü ihtiyacını azaltabilir ve günümüz gen gençlerinin teknoloji ile iç içe yaşayan bir yaşam sürmelerine destek olabilir.
Sonuç olarak, Türkiye'de 100 bin lira gibi yüksek bir maaşla çoban bulamamak, yalnızca ekonomik bir soru değil aynı zamanda sosyal ve kültürel bir meseledir. Tarım ve hayvancılık sektöründeki bu durum, önümüzdeki yıllarda nitelikli iş gücü istihdamında ciddi sorunlara yol açabilir. Bu nedenle, sektörün genç nesillere yeniden tanıtılması ve motive edilmesi, hem tarımın sürdürülebilirliği hem de ülkenin ekonomik geleceği açısından kritik bir öneme sahiptir.